Gamzeli araçlarla yaşamaya alışın!

Gamzeli araçlarla yaşamaya alışın!

Temmuz’un son haftası sıcaklardan kavrulurken 15 dakikada İstanbul’un altını üstüne getiren ve Türkiye’nin gündemini değiştiren dolu, fırtına ve yağmurun birlikte gerçekleştirdiği afetin adı süper hücre imiş.

Dolunun araçlarda yaptığı hasarın ismi de gamze imiş.

Araç tamircileri kaldırmak için her gamze başına 100 lira alıyorlarmış.

İstanbul’da araç camı da kalmamış.

Araç sahiplerine Eylül ayına gün veriyorlarmış.

Uzmanlar diyor ki; Bundan sonra süper hücreyle ve gamzeli araçlarla yaşamaya alışın!

***

İstanbullu perşembe ve cuma günü fırtınayla doluyu yedi, sosyal medyada gündem değişti.

Sosyal paylaşımlar arasında kıyamet alametleri birinci sırada, betonlaşma ve çevre kirliliğinden şikayet ikinci sırada.

Kendinde suç arayan yok.

Herkes suçlu peşinde, herkes hakim, herkes, savcı, herkes polis.

Gücü olsa hemen sokakta sallandıracak doluya, sele, afete sebep olanları.

Biraz sakin olanları orta ve üst yaş grubu.

Onlar da “Eskiden havalar böyle değildi” diye başlıyor konuşmaya sonra başından geçen ya da duyduğu kış ve yaz hikayeleri ile devam ediyor.

Kimse “İnsan değiştiyse her şey değişir” demiyor.

***

Evrende tesadüf yoktur, ne yağmur durup dururken yağar, ne güneş canı istediğinde hareket eder, ne de rüzgar kafasına göre eser; her şeyin bir karşılığı vardır.

Toprak, hava, su, güneş, hayvanlar, bitkiler canlı cansız her şey insanın aynasıdır.

İnsan ne yaparsa aynada karşılığını görür.

Suyu kirletirse kirli su içer, havayı kirletirse pis havayı solur, dereye ev yaparsa sel alır, inşaatta malzemeden çalarsa depremde yıkılır.

***

İktisat profesörü ve toplum bilimci sosyolog Sabri Ülgener hocamız der ki; Allah, her şeyi insan için, insanı kendi için yaratmıştır.

İnsan, mutfakla tuvalet arasında aracılık yapan ve sadece tüketen “homoekonomikus” değildir.

Divan edebiyatının en büyük şairlerinden 32 yaşında ölen Şeyh Galip de insanı şöyle tarif eder;

“Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen

Merdûm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.”

(Kendine iyi bak; zira sen yaratılmışların gözbebeği ve alemin çekirdeği 'özü' olan insansın.)

Şair yazar ve devlet adamı Ziya Paşa da güzel söyler;

“Dehri arasan binde bir âdem bulamazsın,

Âdem görünen harları âdem mi sanırsın?”

(Dünyayı arasan binde bir insan bulamazsın,

İnsan görünümündeki eşekleri insan mı sanıyorsun).

***

“İktisadî Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası” isimli kitabında da Sabri Ülgener Hoca toplum ve insanın iktisadî meselelere etkisini anlatır.

İktisadî çözülmenin toplumun ahlakî çözülmesiyle birlikte olduğunu söyler.

İbrahim Hakkı Erzurumî Hazretleri’nin Marifetname’sindenticaret ve kazançla alakalı şöyle bir bölüm paylaşır; 

“Bol ve gösterişli yiyip içmenin keyfini sürmek, giyim kuşamla etrafa ululanmak, şeref ve izzet sahibi olmak uğruna ibadeti koyup ticarete gider.”

Sabri Ülgener Hoca'ya göre insanların şeref bulmak uğruna kâr elde etme istekleri toplumun ahlakını bozar.

***

İslam ilkelerinin çalışmayı, üretmeyi teşvik ettiğini, israfı, aşırı tüketimi, men ettiğini vurgular.

Gerileme dönemlerindeyse tembelliği, yatmayı özendiren bir dini algılamanın yaşatıldığını söyler.

Ve nasıl yaşamamız gerektiğinin formülünü de verir:

“Bol ve ferah yaşamak…

Elbette, fakat peşinden tükenircesine koşup durmadan!

Bol kazanç

Rahat bir geçim için o da şart; fakat yine peşinde yorulup yıpranmadan.”

Sabri Hocayı dinleyen var mı?

***

Nasıl bir şehirde yaşamayı hayal ediyorsan hayallerine önce kendinden başlayacaksın ve o şehre önce kendini uyduracaksın.

Hayal ettiğin şehre önce sen layık olacaksın.

Medine’de şehir devleti kurulduğunda devletin reisi Hz Muhammed’in (SAV)getirdiği kurallar bugünün en medeni ve modern dediğimiz şehirlerinde bile uygulanmıyor.

-Konutla su kuyuları arasına 4 metre, ahırla su kuyusu arasına 8 metre mesafe koy.

-Komşunun ışığını, gölgesini, manzarasını kesme

-Senden önceki geçmiş medeniyetlerin izlerini yıkma

-Şehrin çevresini ağaçlandırarak yeşil kuşak oluştur.

-Mallar üreticiden tüketiciye aracısız doğrudan sunulsun.

***

Sadi Şirazi ne demiş; “Hesabı temiz olanın muhasebeden korkusu olmaz."